Depremde bacaklarını kaybeden dünya rekortmeni Koçak, hayatını kitaplaştırıyor.
“İnsanlar, toprağın altına girmeden ölmemeli, yaşamak çok kıymetli bir şey.”
diyor Marmara Depremi’ne Gölcük’te yakalanan Ufuk Koçak… 3 gün boyunca kaldığı enkaz
altında bacaklarını kaybeden ve sporla 2003 yılında yeniden tanışan Karslı dalgıcın
başarıları ise ardı ardına geliyor. Türkiye’nin ilk bedensel engelli dalış
eğitmeni olan 41 yaşındaki Koçak, dünya engelliler serbest dalış rekorunun da
sahibi.
ÖZEL HABER
Marmara Depremi, 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana
gelir. Kocaeli-Gölcük merkezli olan ve 45 saniye süren deprem geniş bir
coğrafyada hissedilir. Yaklaşık 16 milyon insanın değişik düzeylerde etkilendiği
depremin en önemli sanayi bölgesi Marmara’da meydana gelmesi ülkede büyük
sıkıntılara neden olur. Resmi raporlara göre, 17 bin 480 ölüm ve 23 bin 781
yaralının olduğu olayda 285 bin 211 ev ve 42 bin 902 iş yeri de hasar görür. 505
kişiyi engelli bırakan depremde Ufuk Koçak ise 3 gün enkaz altında kalır ve 2
bacağını birden kaybeder. Depremden sonra yeniden başladığı sporlarla hayatı
değişen dünya rekortmeni Koçak, “Hayat, onu yaşamayı bilen cesur
insanlarındır.” diyerek azmiyle ve kazandığı başarılarla sporun engel tanımadığını
herkese gösteriyor.
“Enkazın
Altında 3 Gün Bekledim”
1976’da Kars’ta doğan Ufuk Koçak, o yıllarda ailesiyle
birlikte Kocaeli’ne göç ediyor. Almanya ve Hollanda’da davranış bilimleri
eğitimi alan Koçak’ın asıl hikâyesi askerden döndükten sonra 23 yaşında
başlıyor. 17 Ağustos gecesi hakkında görüşlerini aktaran Koçak, “Yıldızlar
elinizi uzattığınız zaman dokunabileceğiniz kadar yakındı ve gökyüzünde bir
şölen varmış gibiydi.” diyerek 18 yıl önce yaşadığı deprem anını şu cümlelerle özetliyor:
“Güven Apartmanı’nda oturuyorduk. Çok ciddi bir sarsıntıyla 10. saniyede
kolonların altında kaldım. Arıkovanı gibi her yerden insan sesleri geliyordu. Enkazın
altında 3 gün bekledim. Hastanede kangrenden dolayı ayağımın kesileceğini
söylediler. Bunca kayıp denizinin içinde ben bir damlaydım. Sadece ayaklarımı
değil, annemi, teyzemi, kuzenlerimi, dostlarımı ve hatıralarımı kaybettim.”
Hayatında iki şeyden uzak durduğunu belirten Koçak
bunlardan ilkinin insanı tutsak ettiği için korku, ikicisinin de insanı köle
ettiği için umut olduğuna dikkat çekiyor. Koçak, “Başınıza
gelen her şey hayatın ta kendisidir. O anki durumumu kelimelerle
anlatamam. Gözünüzü kapatın ve çaresiz olduğunuzu düşünün. Enkazın altını en
iyi böyle anlarsınız.” diye konuşuyor.
“Su Altında
Herkes Eşit Oluyor”
Sporun kendisi için bir yaşam tarzı olduğunun altını
çizen ve “Arka Sokaklar” gibi birçok dizi ve filmde oyunculuk yapan 41
yaşındaki Koçak, depremden önce uğraştığı sporlara depremden sonra zorda olsa yeniden
başladığını ifade ediyor. Uzun zaman tırmanışlar yapan Koçak, su kayağı, rüzgâr
sörfü ve dalış gibi birçok sporla uğraşıyor. Kendisi için en önemli sporu dalış
olarak gören ve denizin insana eksik olan uzvunu verdiğini anlatan Koçak, şöyle
bir benzetme yapıyor: “Her branşta ilk olarak bazı
sıkıntılar yaşanabilir fakat biz genel olarak hayatta engelleniyoruz.
Bunun hayatta birçok örneği var. Buna karşı aslında su altında herkes
eşit oluyor. Birde suyun altı anne karnı gibi huzurlu ve dingin bir yer.
Suyun altında ayaklarımı buluyorum diyebilirim.”
Engelsiz
Deniz Projesi…
2011 yılında başlayan ve ilhamını Ufuk
Koçak'tan alan "Engelsiz Dalış Projesi" hakkında bilgiler veren
Koçak, projenin zihinlerdeki engelleri kaldırmayı amaçladığını söylüyor ve Değirmendere Sualtı Topluluğu’nun yürüttüğü proje hakkında şöyle konuşuyor:
“Projenin koordinatörlüğünü ben yapıyorum. Bu projeyle su
altındaki engelsiz ortamı kullanarak engelli bireylerin özgüvenlerini
arttırmalarını ve terapi yapmalarını sağlıyoruz. Projedeki eğitimleri ise Uluslararası
Engelli Dalıcılar Birliği’nin (IDDA) engelli dalış eğitmenleri veriyor.”
Dünya Engelliler Serbest Dalış Rekortmeni
Türkiye’nin ilk bedensel
engelli dalış eğitmeni olan ve 2014 yılında dünya engelliler serbest dalış rekoru
kıran Ufuk Koçak, dalışın dünyada ilk kez yapılacağını, rekor için 20 metre barajının
olduğunu öğrendiği zaman böyle bir farkındalığa imza atmak istediğini
kaydediyor. Dalgıç Koçak, rekor için başta eğitmen Kaan Cindemir olmak üzere
birçok eğitmenle çalıştığını aktarıyor ve konuşmasına şöyle devam ediyor: “Tek
nefeste 22 metreye daldım. Dünya Sualtı Konfederasyonu‘nun (CMAS) ilk kez
denenmesine izin verdiği bu rekorda bana Şahika Ercümen de eşlik etti… Nefes
alabilmek için tırnağımla kazıdığım beton yığınları arasından çıktım ve suyun
altında nefesimi tutup yerin metrelerce altına yeniden indim. O anların anlatılması
güç bir şey ama inat ettim. Bu deneme, ülkemde sekiz buçuk milyon olduğu
söylenen, engellenen kardeşlerimin denemesidir dedim. Bitiş anonsu ile bu
rekoru onlara armağan ettim.”
Likya
Yolu’nu Protez Bacaklarıyla Tamamlıyor
Dalış eğitmeni Koçak, 2015 yılında gerçekleştirdiği
Akdeniz’deki 509 kilometrelik tarihi Likya Yolu yürüyüşünün geçmişten gelen bir
hayali olduğunu dile getiriyor. Dünyanın en uzun ve en zor 10 yolundan birisi
olan Likya Yolu’nu protez bacaklarıyla su sporu, tırmanış ve yürüyüş yaparak
tamamladığını belirten Koçak, şunları söylüyor: “Bana bu yolculukta görme
engelli bir kardeşim de eşlik etti. 75 dağda kalarak kendi sınırlarımı
geliştirdim. Yaklaşık 80 günün sonunda yolu tamamladım.”
Bugüne kadar yaptığı sporlarda hiçbir
tehlike yaşamadığına vurgu yapan ilk engelli dalış eğitmeni Koçak, “Toprağın
altına girmeden insanlar ölmemeli, yaşamak çok kıymetli bir şey. Benim hayattaki tek ödülüm yetiştirdiğim
engelsiz dalgıçlar, yelkenciler ve tırmanışçılar. Onların hayatta dik
durmalarını görmek büyük bir başarıdır.” şeklinde konuşuyor.
Hayat Hikâyesini Kitaplaştırıyor
Hayat hikâyesini “Yiğitsen Uslandır Beni
Hayat” adı ile kitap haline getirmeye hazırlanan dünya rekortmeni dalgıç, son
yıllarda üniversite ve iş yerlerinde kişisel gelişim, farkındalık ve motivasyon
eğitimleri verdiğini, bu eğitimlerde de kendisini anlattığını belirtiyor ve
sözlerini şöyle noktalıyor: “Şimdi ikinci rekor denemesi için de hazırlanıyorum.
800 kilometrelik Karia Yolu var. Biz bu yolu uzatıp bin kilometre yapacağız.
Dolayısıyla tam olarak bin kilometre yürümüş olacağız. Ayrıca, Down sendromlu
çocuklara, uzuv kaybına uğrayanlara, sosyal hizmetlerdeki kimsesiz çocuklara,
kaza ya da travma geçirmiş kişilere gönüllü olarak yaşam koçluğu yapıyorum.”
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır, teşekkür ederiz...