Pazar, Mart 03, 2019

İlk Türk Dünya Tavla Şampiyonu: Ali Cihangir Çetinel


1966 yılında İstanbul’da doğan Ali Cihangir Çetinel, Monte Carlo Dünya Modern Tavla Şampiyonası’nda Türk tavla oyuncularının şimdiye kadar elde edemediği bir başarıya imza atarak birinci oluyor. Doktorluk yaparak hayatını sürdüren ve dünyada bir tavla turnuvasını kazanan ilk Türk tavla şampiyonu olma özelliğini taşıyan Çetinel, “Tavla benim ilk sevdam” diyerek bu oyuna olan tutkusunu dile getiriyor.
ÖZEL HABER

Türk insanının tutkusu olan ve ata sporu olarak da nitelendirilen tavla, zarlara ve şans faktörüne bağlı bir oyun olarak bilinir ve ülkemizde daha çok eğlence amaçlı oynanır. Dünyanın çeşitli yerlerinde ise bu eğlence anlayışı farklı bir boyutta gerçekleşir. Eğlencenin yanına uluslararası rekabeti de ekleyen tavla turnuvaları değişik ülkelerden gelen katılımcı ve izleyiciler tarafından yoğun bir ilgiyle karşılanır. Bu turnuvalardan biri olan Monte Carlo Modern Tavla Şampiyonası’nda ülkemizi, Üroloji Uzmanı Doktor Ali Cihangir Çetinel temsil eder. Şampiyonada bir ilke imza atan Çetinel, birinciliği elde ederek adını tarihe “İlk Türk Dünya Tavla Şampiyonu” olarak yazdırır.
Dünya şampiyonu bir doktor
1966 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ali Cihangir Çetinel, çocukluğunu ve gençliğini Çengelköy semtinde geçiriyor. Alman Lisesi’ni bitirdikten sonra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni kazanıyor ve ardından Şişli Etfal Hastanesi’nde Üroloji üzerine ihtisas yapıyor. Çeşitli hastanelerde Üroloji uzmanı olarak çalışan Çetinel, şu anda Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde mesleki hayatına devam ediyor.
“Bana tavla oynamayı dedem öğretti”
Ali Cihangir Çetinel, dokuz yaşlarındayken dedesinden öğrenerek başladığı tavlaya bugüne kadar devam ediyor. Çetinel, on bir, on iki yaşlarındayken kendinden büyüklerle tavla oynadığını ve onları genellikle yendiğini belirtiyor ve ekliyor: “Benim oynamama şaşırıyorlardı. Beni tavla oynamaya iten sebep etrafımda en fazla oynanan oyunun bu olmasıydı. Dedem ben on bir yaşındayken rahmetli oldu. O vefat edince annemle oynamaya başladım. Evde ceviz ağacından yapılma bir  tavla vardı, o tavla hala bende saklı. Annemle saatlerce oynardık, babam genelde yorgun olurdu. Onunla arada sırada oynardım. Mahallede komşularla  çok oynardım. O zaman bir mahalle kültürü vardı. İletişim çok kuvvetliydi, en büyük rakibim milli piyangocu Kemal Abi’ydi. Tavlamı alır onun evine giderdim ve onunla saatlerce oynardık. Hatta kim fazla kazanmış diye çetele bile tutardık.”
On yedi yaşlarındayken tavla oynamak için Çengelköy semtinde bulunan bir kahvehaneye gitmeye başladığını dile getiriyor Çetinel. Orada da, çevrede Marangoz Remzi olarak bilinen bir marangoz ustasıyla kıyasıya maçlarının olduğunu ifade ediyor. Çetinel, “Remzi Abi’nin özelliği zar tutmasıydı. Onun atışlarından nasıl zar tutulabileceğini öğrendim. Zar tutulur ama her zaman geleceği kesin değildir. Zar tutmanın yüzde on katkısı bile tavlada büyük avantajdır. Sonuçta hiledir, yapılması centilmenlik dışıdır. Onun için şu andaki oyunlarda yani en azından bizim oyunlarımızda kupa ile zarları sallayıp atmak mecburiyeti var.” şeklinde konuşuyor.
“Üniversiteye başlayınca uzun bir süre tavlaya ara verdim.” diyen Ali Cihangir Çetinel, o zamanlar satranca, kâğıt oyunlarına ve özellikle bilardoya merak sardığını söylüyor. Çetinel, bir süre sonra tekrar tavla oynamaya karar verişini şu sözlerle anlatıyor: “Birçok oyunu oynadım ancak tavlada olan şans faktörü oyunu güzelleştiriyor. Beni tavlaya çeken sebepte budur. Yani şansınız varsa herkesi yenebilirsiniz. Diğer oyunlar ise özel yetenek, çalışma, sabır ve analitik zekâ gerektiriyor. Aslında tavla sayesinde farklı yerler görmek ve farklı insanlarla tanışmak daha çok hoşuma gidiyor.”
“Tavla benim ilk sevdam”
Tavlanın ilk sevdası olduğuna dikkat çeken Çetinel, Türkiye'de tavla organizasyonlarını araştırdığını ve Dünya Tavla Federasyonu (WBF) - Türkiye Organizasyonu diye bir bünyeyi fark ettiğini bildiriyor ve ekliyor: “2009’da Bursa’da bir turnuva vardı. Hemen başvurdum, eşimi ve çocuğumu alıp hafta sonu bir otelde düzenlenen o turnuvaya gittim. Çeyrek finale kadar yükseldim. Geleneksel tavla yanında ülkemizde modern tavla dedikleri vidolu (küplü) tavla da oynuyorlardı. WBF Organizasyonu modern tavlayı Türkiye’ye getirmişti fakat ben bunu 1979 yılında on üç yaşındayken zaten biliyor ve oynuyordum, yani onların kuruluş tarihinden yirmi beş sene kadar önce. O zamanlarda çok az sayıda insan vidolu tavlayı biliyordu ülkemizde.”

“Son beş senedir yoğun bir şekilde oynuyorum”
Ata sporu olarak nitelendirilen tavlanın hayatındaki yerini anlatan Çetinel son beş senedir yoğun bir şekilde oynadığını ve kırk yıllık tecrübesinin olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Tavla zekâ, strateji, sabır ve şans isteyen aynı zamanda centilmenlik ve rakibe saygı gerektiren bir oyun. Her gün  en az iki saatimi ayırıyorum tavlaya. Programa ya da internet üzerinden rakiplere karşı oynayıp pozisyon analizleri yapıyorum. Satranç programları gibi son on beş sene içinde geliştirilmiş tavla programları da var.”
İlk Türk dünya tavla şampiyonu olmaktan başka lig şampiyonlukları, babalar günü şampiyonlukları, Uluslararası Açık birinciliği, internet üzerinde oynanan Avrupa Kupası’nda üçüncülük gibi birçok başarıya imza atan Doktor Ali Cihangir, 2015’in en başarılı senesi olduğunun altını çiziyor.
“Bu kadar başarılı olacağım aklıma gelmezdi”
Çetinel, “Tavla ile bu kadar başarılı olacağım aklıma bile gelmezdi. Sekiz maçlık galibiyet serisiyle birinci oldum.” diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Benden iyi ve benim kadar oynayan birçok insan var. Belki onlarca diyebilirim. Buradan yola çıkarak bir dünya şampiyonluğunu ben dâhil kimse açıklayamıyor. Dünya şampiyonu olmak çok güzel bir duygu, insanlar sizi kutluyor ve gıpta ediyorlar belki de kıskanıyorlar ama bunlar hep insani duygular.”
Şampiyonluk yolunda en büyük engelinin yarışmadaki konaklama, katılım ve ulaşım ücretinin fazla olduğuna değinen Çetinel, “Eğer sene başındaki turnuvaları kazanamasaydım bu turnuvaya katılamayacaktım. Rakiplerin hepsi kuvvetli oyunculardı. Kimseden maddi destek almadım. Ama birçok insan manevi desteğini esirgemedi.” ifadelerini kullanıyor.
Hedefi, federasyon oluşmasına katkıda bulunmak
Türkiye’den ilk kez Arda Fındıkoğlu ve ekibinin ana direktörlük görevi yaptığı turnuvayı birincilikle bitirmenin gurur verdiğini vurgulayan Çetinel, gelecekteki hedeflerinden de bahsediyor. Şampiyon Çetinel, “Elimden geldiğince turnuvalara katılmak istiyorum. Türkiye'de daha fazla oyuncunun tavla oynamasını teşvik etmeyi ve bir federasyonun oluşması için bu konuda çaba gösteren derneklere yardımcı olmayı da hedefliyorum. Biliyorsunuz, Semih Saygıner bilardo da dünya şampiyonu olana kadar ülkemizde bilardo federasyonu yoktu.” diye konuşuyor.
Her yıl iki yüzün üzerinde profesyonel tavla oyuncusunun katıldığı Monte Carlo Dünya Modern Tavla Şampiyonası hakkında da bilgi veren Doktor Çetinel, turnuvanın 1967 yılında Las Vegas’ta başladığını ve 1975’te Monte Carlo’ya alındığını söylüyor. Çetinel, bu yıl kırkıncısı düzenlenen turnuvada genellikle Amerikalı, Japon ve Danimarkalı oyuncuların kazandığını kaydediyor.
2012 yılında Nevzat Doğan isimli bir oyuncunun bu turnuvayı kazandığını aktaran Çetinel, Nevzat Doğan’ın Danimarka’yı temsilen katıldığını, kendisinin Türkiye’yi temsil edip şampiyon olan ilk Türk tavlacı olduğunu da sözlerine ekliyor.















1 yorum:

  1. Hayatta başarılar dilerim hocam size ulaşamıyorum tl bu 5072817417 ararsanız memnun olurum hastanız fuat

    YanıtlaSil

Yorumunuz alınmıştır, teşekkür ederiz...