1966 yılında İstanbul’da doğan Ali Cihangir Çetinel, Monte Carlo Dünya Modern Tavla
Şampiyonası’nda Türk tavla oyuncularının şimdiye kadar elde edemediği bir
başarıya imza atarak birinci oluyor. Doktorluk yaparak hayatını sürdüren ve
dünyada bir tavla turnuvasını kazanan ilk Türk tavla şampiyonu olma özelliğini
taşıyan Çetinel, “Tavla benim ilk sevdam” diyerek bu oyuna olan tutkusunu dile
getiriyor.
ÖZEL HABER
Türk insanının tutkusu olan ve ata sporu olarak da nitelendirilen
tavla, zarlara ve şans faktörüne bağlı bir oyun olarak bilinir ve ülkemizde
daha çok eğlence amaçlı oynanır. Dünyanın çeşitli yerlerinde ise bu eğlence
anlayışı farklı bir boyutta gerçekleşir. Eğlencenin yanına uluslararası
rekabeti de ekleyen tavla turnuvaları değişik ülkelerden gelen katılımcı ve
izleyiciler tarafından yoğun bir ilgiyle karşılanır. Bu turnuvalardan biri olan
Monte Carlo Modern Tavla Şampiyonası’nda ülkemizi, Üroloji Uzmanı Doktor Ali
Cihangir Çetinel temsil eder. Şampiyonada bir ilke imza atan Çetinel,
birinciliği elde ederek adını tarihe “İlk Türk Dünya Tavla Şampiyonu” olarak
yazdırır.
Dünya şampiyonu bir doktor
1966 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ali
Cihangir Çetinel, çocukluğunu ve gençliğini Çengelköy semtinde geçiriyor. Alman
Lisesi’ni bitirdikten sonra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni kazanıyor ve ardından
Şişli Etfal Hastanesi’nde Üroloji üzerine ihtisas yapıyor. Çeşitli hastanelerde
Üroloji uzmanı olarak çalışan Çetinel, şu anda Kartal Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’nde mesleki hayatına devam ediyor.
“Bana tavla oynamayı
dedem öğretti”
Ali Cihangir Çetinel, dokuz yaşlarındayken
dedesinden öğrenerek başladığı tavlaya bugüne kadar devam ediyor. Çetinel, on
bir, on iki yaşlarındayken kendinden büyüklerle tavla oynadığını ve onları
genellikle yendiğini belirtiyor ve ekliyor: “Benim oynamama şaşırıyorlardı.
Beni tavla oynamaya iten sebep etrafımda en fazla oynanan oyunun bu olmasıydı.
Dedem ben on bir yaşındayken rahmetli oldu. O vefat edince annemle oynamaya
başladım. Evde ceviz ağacından yapılma bir tavla vardı, o tavla hala
bende saklı. Annemle saatlerce oynardık, babam genelde yorgun olurdu. Onunla
arada sırada oynardım. Mahallede komşularla çok oynardım. O zaman bir
mahalle kültürü vardı. İletişim çok kuvvetliydi, en büyük rakibim milli
piyangocu Kemal Abi’ydi. Tavlamı alır onun evine giderdim ve onunla saatlerce
oynardık. Hatta kim fazla kazanmış diye çetele bile tutardık.”
On yedi yaşlarındayken tavla oynamak için Çengelköy
semtinde bulunan bir kahvehaneye gitmeye başladığını dile getiriyor Çetinel.
Orada da, çevrede Marangoz Remzi olarak bilinen bir marangoz ustasıyla kıyasıya
maçlarının olduğunu ifade ediyor. Çetinel, “Remzi Abi’nin özelliği zar
tutmasıydı. Onun atışlarından nasıl zar tutulabileceğini öğrendim. Zar tutulur
ama her zaman geleceği kesin değildir. Zar tutmanın yüzde on katkısı bile
tavlada büyük avantajdır. Sonuçta hiledir, yapılması centilmenlik dışıdır. Onun
için şu andaki oyunlarda yani en azından bizim oyunlarımızda kupa ile zarları
sallayıp atmak mecburiyeti var.” şeklinde konuşuyor.
“Üniversiteye başlayınca uzun bir süre tavlaya
ara verdim.” diyen Ali Cihangir Çetinel, o zamanlar satranca, kâğıt oyunlarına
ve özellikle bilardoya merak sardığını söylüyor. Çetinel, bir süre sonra tekrar
tavla oynamaya karar verişini şu sözlerle anlatıyor: “Birçok oyunu oynadım
ancak tavlada olan şans faktörü oyunu güzelleştiriyor. Beni tavlaya çeken
sebepte budur. Yani şansınız varsa herkesi yenebilirsiniz. Diğer oyunlar ise
özel yetenek, çalışma, sabır ve analitik zekâ gerektiriyor. Aslında tavla sayesinde farklı yerler görmek ve farklı insanlarla
tanışmak daha çok hoşuma gidiyor.”
“Tavla
benim ilk sevdam”
Tavlanın ilk sevdası olduğuna dikkat çeken
Çetinel, Türkiye'de tavla organizasyonlarını araştırdığını ve Dünya Tavla
Federasyonu (WBF) - Türkiye Organizasyonu diye bir bünyeyi fark ettiğini
bildiriyor ve ekliyor: “2009’da Bursa’da bir turnuva vardı. Hemen başvurdum,
eşimi ve çocuğumu alıp hafta sonu bir otelde düzenlenen o turnuvaya gittim.
Çeyrek finale kadar yükseldim. Geleneksel tavla yanında ülkemizde modern tavla
dedikleri vidolu (küplü) tavla da oynuyorlardı. WBF Organizasyonu modern
tavlayı Türkiye’ye getirmişti fakat ben bunu 1979 yılında on üç yaşındayken
zaten biliyor ve oynuyordum, yani onların kuruluş tarihinden yirmi beş sene
kadar önce. O zamanlarda çok az sayıda insan vidolu tavlayı biliyordu
ülkemizde.”
“Son beş
senedir yoğun bir şekilde oynuyorum”
Ata sporu olarak nitelendirilen tavlanın hayatındaki yerini
anlatan Çetinel son beş senedir yoğun bir şekilde oynadığını ve kırk yıllık
tecrübesinin olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Tavla zekâ, strateji, sabır ve şans isteyen aynı zamanda
centilmenlik ve rakibe saygı gerektiren bir oyun. Her gün en az iki
saatimi ayırıyorum tavlaya. Programa ya da internet üzerinden rakiplere karşı
oynayıp pozisyon analizleri yapıyorum. Satranç programları gibi son on beş sene
içinde geliştirilmiş tavla programları da var.”
İlk Türk dünya tavla şampiyonu olmaktan başka lig şampiyonlukları,
babalar günü şampiyonlukları, Uluslararası Açık birinciliği, internet üzerinde
oynanan Avrupa Kupası’nda üçüncülük gibi birçok başarıya imza atan Doktor Ali
Cihangir, 2015’in en başarılı senesi olduğunun altını çiziyor.
“Bu kadar başarılı
olacağım aklıma gelmezdi”
Çetinel, “Tavla ile bu kadar başarılı olacağım aklıma bile
gelmezdi. Sekiz maçlık galibiyet serisiyle birinci oldum.” diyerek sözlerini
şöyle sürdürüyor: “Benden iyi ve benim kadar oynayan birçok insan var. Belki
onlarca diyebilirim. Buradan yola çıkarak bir dünya şampiyonluğunu ben dâhil
kimse açıklayamıyor. Dünya şampiyonu olmak çok güzel bir duygu, insanlar sizi
kutluyor ve gıpta ediyorlar belki de kıskanıyorlar ama bunlar hep insani
duygular.”
Şampiyonluk yolunda en büyük engelinin yarışmadaki konaklama,
katılım ve ulaşım ücretinin fazla olduğuna değinen Çetinel, “Eğer sene başındaki
turnuvaları kazanamasaydım bu turnuvaya katılamayacaktım. Rakiplerin hepsi
kuvvetli oyunculardı. Kimseden maddi destek almadım. Ama birçok insan manevi
desteğini esirgemedi.” ifadelerini kullanıyor.
Hedefi, federasyon
oluşmasına katkıda bulunmak
Türkiye’den ilk kez Arda Fındıkoğlu ve ekibinin ana direktörlük
görevi yaptığı turnuvayı birincilikle bitirmenin gurur verdiğini vurgulayan
Çetinel, gelecekteki hedeflerinden de bahsediyor. Şampiyon Çetinel, “Elimden
geldiğince turnuvalara katılmak istiyorum. Türkiye'de daha fazla oyuncunun
tavla oynamasını teşvik etmeyi ve bir federasyonun oluşması için bu konuda çaba
gösteren derneklere yardımcı olmayı da hedefliyorum. Biliyorsunuz, Semih
Saygıner bilardo da dünya şampiyonu olana kadar ülkemizde bilardo federasyonu
yoktu.” diye konuşuyor.
Her yıl iki yüzün üzerinde profesyonel tavla oyuncusunun katıldığı
Monte Carlo Dünya Modern Tavla
Şampiyonası hakkında da bilgi veren Doktor
Çetinel, turnuvanın 1967 yılında Las Vegas’ta başladığını ve 1975’te Monte
Carlo’ya alındığını söylüyor. Çetinel, bu yıl kırkıncısı düzenlenen turnuvada
genellikle Amerikalı, Japon ve Danimarkalı oyuncuların kazandığını kaydediyor.
2012 yılında Nevzat Doğan isimli bir oyuncunun bu turnuvayı
kazandığını aktaran Çetinel, Nevzat Doğan’ın Danimarka’yı temsilen katıldığını,
kendisinin Türkiye’yi temsil edip şampiyon olan ilk Türk tavlacı olduğunu da sözlerine
ekliyor.
Hayatta başarılar dilerim hocam size ulaşamıyorum tl bu 5072817417 ararsanız memnun olurum hastanız fuat
YanıtlaSil