Tüm dünya ülkelerinin ciddi
araştırmalar yaptıkları Türk okçuluğu, son yıllarda hızlı bir gelişim
gösteriyor. Dünyanın hemen her köşesinde yarışan okçular, aldıkları başarılı
sonuçlar sayesinde ülkesini en iyi şekilde temsil ediyor. Milli Okçu Demir
Elmaağaçlı da onlardan birisi… 2015 yılında Meksika’da düzenlenen Dünya
Kupası’nda birincilik elde ederek adını tarihe “İlk Türk Dünya Okçuluk Şampiyonu”
olarak yazdıran yirmi altı yaşındaki Elmaağaçlı, “Yayımı ailemden çok
görüyorum.” diyor ve Türk okçuluğunda birçok başarısının olduğunu belirtiyor.
ÖZEL HABER

Okçuluk,
kökeni insanoğlunun avcılık ve savaşçılık günlerine dayanan, oku bir yay
aracılığıyla hedefe göndermeyi amaçlayan spor dalı. Gerçek bir ata sporu olarak
tarihimiz içinde yer alan okçuluk, ilk kez 1904 yılında Yaz Olimpiyatları'nda
olimpik programa alınıyor. 1972 yılından itibaren aralıksız olarak programlarda
yer alan okçulukta ilk dönemlerde Fransa, Belçika ve Büyük Britanya söz
sahibiyken, daha sonraki dönemlerde ABD, Rusya, İskandinav ülkeleri, İtalya ve
Kore bu ülkeleri izliyor. Günümüzde ise Türkiye, okçuluk sporunda yaptığı ciddi
planlamalar ve spor teşkilatının sağladığı önemli destekler sayesinde aldığı
başarılarla kendinden söz ettiren bir ülke olarak karşımıza çıkıyor. İşte,
Milli Okçu Demir Elmaağaçlı uluslararası arenada ülkesi adına kazandığı birçok
ilkle ve madalyayla adını tarihe yazdırarak Türkiye’nin bu konuma gelmesinde
büyük pay sahibi oluyor. Sporcu, 2015 yılında Meksika’da düzenlenen Dünya
Kupası finallerinde Türkiye’ye erkekler makaralı yay kategorisinde altın
madalya kazandırarak bir ilki başarıyor ve adını okçuluk tarihine yazdırıyor. “İlk
Türk Dünya Okçuluk Şampiyonu” unvanına sahip olan Milli okçu, 2016 yılında ise Çin’in
Şanghay kentinde düzenlenen Dünya Kupası’nda elli metre on beş ok eleme
atışlarında aldığı yüz elli tam puan ile Türkiye rekorunu kırıyor. Bu
turnuvanın finalinde rakibinin gerisinde kalan Beden Eğitimi Öğretmeni Elmaağaçlı,
gümüş madalyanın sahibi olarak bu sefer de dünya ikinciliğine imza atıyor.

Okçuluğa Amcası Sayesinde Başladı
Yirmi
altı yaşındaki Demir Elmaağaçlı, amcası sayesinde başlıyor ok atmaya ve
yaklaşık on beş yıllık kariyeri boyunca birçok başarı elde ediyor. Kayseri’de
doğan Elmaağaçlı spora başladığı yıllarda teknik hiçbir bilgisinin olmadığını belirterek
şunları söylüyor: “Bağ evimizde atış yapıyorken bu sporu Kayseri’de lisanslı olarak
yapacağımı öğrendim. 2002 yılında lisans çıkararak Kiçikapı İdman Salonu’nda
okçuluğa adım attım. Kayseri’de çeşitli kulüpler adına birçok Türkiye şampiyonasına
katıldım ve 35 altın, 13 gümüş ve 4 bronz madalya kazandım.”
“Okçuluk
kariyerime Kayseri’de uzun yıllar yarıştıktan sonra üniversite eğitimimi gördüğüm
şehir olan İzmir’de devam ettim.” diyen başarılı sporcu konuşmasını şöyle
sürdürüyor: “2014 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne transfer oldum. Bir yıl
belediye adına yarıştıktan sonra 2015 yılında Karşıyaka Belediyesi Spor Kulübü’ne
transfer oldum. 2014 yılında öğretmenlik atama tercihim olarak doğup büyüdüğüm şehir
olan Kayseri’yi seçtim. Mayıs ayında Kayseri’nin Yahyalı ilçesine bağlı olan Taşhan
Köyü’ne beden eğitimi öğretmeni olarak atandım. Şu anda okçuluk antrenmanlarıma
Kayseri’de Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün okçuluk sahasında devam etmekteyim.
Milli takıma ise ilk kez 2007 yılında çağırıldım.”
“Yayımı Ailemden Çok Görüyorum”
Demir
Elmaağaçlı, okçuluk sporunun hayatının her yerinde olduğunu belirtiyor ve şöyle
konuşuyor: “Küçük yaşlarda başladım bu spora ve hiç bırakmadım. Eğitimim,
arkadaşlarım ve işim, kısacası her şey okçulukla birlikte oldu. Ailemden çok
yayımla birlikte zaman geçiriyordum. Çevremde kim olursa olsun birçok
konuşmamız okçuluğa bağlanıyordu. Bugün ismim bir marka ise bu okçuluk ile
oldu. Onun için yayım ve okum bende çok derin bir anlam taşıyor.”
Milli
sporcu, okçuluğun izleyene keyif vermese de oku atan kişiyi bağımlı hale getiren,
rahatlatan ve stresten arındıran bazen de strese sokan çok farklı bir dünya
olduğunu aktarıyor ve ekliyor: “Okçuluk benim için kendim ile baş başa kaldığım
yer. Yıllar geçse de yapabileceğim bir spor. Çünkü bu spor insanın kendisini bu
kadar iyi tanıyabileceği ve birçok duyguyu yaşayabileceği nadir sporlardan
birisi... Şöyle açıklayayım, beden ve zihin aynı anda, sürekli aktif bir
şekilde çalışıyor. Sürekli yeni stratejiler geliştiriyor. Bu da tabi insanın
kendini tanımasına, sabırlı olmasına, zorluklarla başa çıkmadaki becerisine
katkıda bulunuyor.”
“Her İnsan Ok Atabilir”
Okçuluk
için gerekli olan şeyin birçok insan tarafından iyi gören gözler diye
bilindiğini dile getiren sporcu, kendisi için bunun öyle olmadığını söylüyor. Elmaağaçlı,
“Tabi ki sadece şu gereklidir diyemem ama başta özgüven, sabır, disiplin, konsantrasyon
becerisi, odaklanma gibi daha birçok özellik olmalı. Kişinin yapısında da varsa
zamanla da kazanılabilen, kişiye çok şey katan bir spor. Her insan ok atabilir.
Bu sporda söz konusu olan şey ne kadar iyi atabildiğiniz. İşte, burada kişisel
farklılıklar ortaya çıkıyor ama kimse ok atabilir miyim diye düşünmemeli.” şeklinde
konuşuyor.
“Başarı, İyi Atışlar Yaptığımda
Aklıma Geldi”
Okçuluğa
ilk başladığı zaman bu tür başarıların aklına gelmediğini bildiren ve aynı
zamanda beden eğitimi öğretmenliği yapan Elmaağaçlı konuşmasını şöyle
sürdürüyor: “Başlarda siz mi ok atıyorsunuz yoksa yay mı sizi atıyor inanın
düşündürücü. Böyle bir halde de dünyadaki iyi isimleri görünce çok yolum var
diyor insan. Daha küçük hedeflerle başlıyorsunuz. Kendiniz için başarı
diyebileceğiniz şeyler bunlar oluyor. Mesela kendi rekorum, il şampiyonası, Türkiye
şampiyonası gibi…”
Başarılı
sporcu, “Başarı elde ederim düşüncesi kişide zamanla iyi atışlar yaptığını
görmeye başladığında oluşuyor.” diyor ve ekliyor: “Hedeflediğiniz kişileri
izleyip, yavaş yavaş onlara yakın performanslar sergileyince içten içe büyük
bir kendine güven ve inanç oluşuyor. Bende benim hedefim olan derecelere
ulaşınca başaracağıma olan inancım her geçen gün daha da arttı. Başaracağıma
kesinlikle inanıyordum ve başardım. Daha çok başarı kazanacağıma da inanıyorum.”
“Yaşadıklarım Gözümün Önünden Geçti”
Türkiye’yi
uluslararası arenada birçok kez temsil eden Demir Elmaağaçlı 2015 yılında altın
madalya aldığı andaki duygularını şu sözlerle ifade ediyor: “İnsanın öleceği
zaman hayatının gözünün önünden film şeridi gibi geçtiğini söylerler. Benim de dünya
birincisi olduğum zaman, ilk okçuluğa başladığım yıldan itibaren yaşadığım birçok
iyi veya kötü anı gözümün önünden geçti. O anda gözyaşlarımı tutamadım. Okçulukta
birçok kişinin başaracağıma inandığı ve gerçekten de dünya şampiyonu olmasam da
bir gün olabileceğimi inandıkları seviyeye gelmiştim. Sadece o başarıyı nerede
ve ne zaman yapacağım önemliydi. Bu sporun en üst derecesini elde ettim. Yarışmanın
spikerinin de söylediği gibi dünyanın kralı olmuştum.”
“Yarışma Koşulları Zordu”
Aldığı
başarılarla birlikte dünyaca ünlü okçuluk firmalarının reklam yüzü olan okçu, 2015
yılında dünya şampiyonu olduğu yarışma hakkında bilgiler veriyor: “Yarışma çok
önemli ve saygın bir yarışmaydı. Yarışmayı özel ve zor kılan şey ise katılmak
için o yıl yapılan dünya kupalarında başarılı olmanız gerekiyordu ve her
yarışmada performansınızı üst düzeyde tutmanız gerekiyordu. Yarışmaya nasıl
katıldığımıza gelince dört dünya kupası ayağından en iyi üç eleme başarınıza
bakılıp puan alıyorsunuz ve bu puanlar toplamında sekiz kişilik kontenjandan
ilk yedi sporcu arasında olmanız gerekiyor. Ben Çin'de beşinci, Antalya'da
altıncı ve Polonya'da sekizinci olarak 34 puan topladım ve altıncı olarak
burada yerimi aldım.”
“Önümdeki Engeller Kalkmıştı”
Dünyaca
tanınan şampiyon Demir Elmaağaçlı, okçuluğun zorluklarından da bahsediyor:
“Okçuluk kariyerimin ilk yıllarında teknik bilgimin yetersiz olmasından dolayı
zorlandım. Daha sonraları kişiye uygun malzemelerin temininin kolay olmaması,
antrenman alanının yetersizliği, eğitim ile okçuluğu bir arada yürütmenin
zorluğu, okul izinleri, girmeniz gereken önemli sınavların yarışmalarla
çakışıyor olması gibi bir takım zorluklar yaşadım. Ama bu yolda son yıllarda artan
maddi destek kamplarının yoğunluğu ve malzeme eksiğinin de en aza inmesi ile çok
büyük engeller ortadan kalkmıştı. Artık engel diyebileceğim bir şey yoktu. Öğretmenlik
mesleğimi de elime almıştım. Kaygılarım azalmıştı. Sadece yarışmalara
yoğunlaştım ve bu da başarı getirdi.”
Başarıları Saymakla Bitmiyor…
Demir
Elmaağaçlı, 2008 yılında Antalya’da yapılan Gençler Dünya Şampiyonası’nda gümüş
madalya başarısı gösteriyor. 2015 yılında Meksika’da düzenlenen yarışmada dünya
birincisi olan Elmaağaçlı, okçuluk sporunda dünya kupasına katılma hakkı
kazanan ve bu yarışmada derece elde eden ilk Türk sporcu olma özelliği de
taşıyor. Bu başarılar hem erkekler makaralı yay dalında hem de okçuluğun bütün
dallarında bir ilk oluyor. Ayrıca Elmaağaçlı, Türkiye’de on sekiz metrede otuz
ve altmış ok atışında beş yüz seksen beş puan olan ve 2013 yılına kadar on beş
yıldır kırılamayan rekoru o yıl yedi puan geliştirerek beş yüz doksan iki puan
ile kırıyor. Aynı rekoru ertesi yıl bir puan daha geliştirerek beş yüz doksan
üç puan yapan Elmaağaçlı, Türklerle özdeşleşen bu sporda toplamda yirmi beş kez
Türkiye rekoru kırıyor. Kırdığı rekorların on birini ise hâlâ kimse geçemiyor.
2016
yılında Çin'in Şanghay kentinde gerçekleştirilen Dünya Kupası Birinci Ayak
yarışmasında erkekler makaralı yay kategorisinde mücadele eden milli sporcu yarı
finalde rakibini 150-147’lik skorla geçerek adını finale yazdırıyor.
Elmaağaçlı, bu yarışmada aynı zamanda elli metre on beş ok eleme atışlarında yüz
elli tam puan atarak Türkiye rekoru kırıyor. Ancak okçu bu kez final
müsabakasını kaybediyor ve dünya ikincisi oluyor.
“Ülkemiz, Hızlı Bir Gelişim
Gösteriyor”
Son
yıllarda okçuluk sporunun ülkemizde hızlı bir gelişim gösterdiğine değinen
milli oyuncu çok ciddi dereceler elde ettiklerini vurgulayarak şunları
söylüyor: “Özellikle alt yapıda gençlerden dünya şampiyonlukları gibi birçok
derece geliyor. Bu başarılar birden bire olmuyor. Açılan özel kulüpler, yerli
olarak kaliteli okçuluk malzemelerinin üretilmeye başlanması, yarışmaların
ödüllendirilmesi ve federasyonun faaliyetlerini arttırması gibi birçok neden
sayabiliriz bu başarılar için. Mesela sponsor destekleri, artan antrenör
seminerleri, basının son zamanlarda gösterdiği ilgi ve destek, yurt dışında
yapılan kamplar, sadece okçuluğa özel açılan salonlar ve sahaları da
sayabilirim. Umuyorum ki bu destekler ilerleyen yıllarda da bu şekilde devam
eder ve benim gibi birçok sporcu kardeşim ülkemizi en iyi şekilde temsil eder.”
“Dünyaca Tanınan Bir Sporcu Olmak
İstiyordum”
“Benim
okçuluktaki en büyük hedefim dünyaca tanınan ve takip edilen bir sporcu olmaktı.”
diyen Elmaağaçlı, dünya sıralamasında altıncı sırada olduğunu kaydederek birinci
sıraya yükselmek istediğinin altını çiziyor.
Elmaağaçlı,
“Kazandığım birçok başarıyı yeni nesillere aktarmak ve ata sporumuz olan
okçuluğu dünyada zirveye taşıyacak sporcuları çalıştırmak ve eğitmek istiyorum.
Bunu kendim de bir vazife olarak görüyorum.” diye konuşuyor ve genç okçulara şu
tavsiyelerde bulunuyor: “Disiplinli, planlı olarak çalışmaları ve sabırsız
olmamaları gerekli. Zamanı, gerekli sabır ve özveriyi gösterdikleri zaman
göreceklerdir ki zamanla başarıya bir adım daha yaklaşıyorlar.”
“Okçuluğa Ailecek İlgiliyiz”
Milli
okçu ailesinde, bu spora başlamasına sebep olan amcasının oğlu Salih Elmaağaçlı’nın
ve Türkiye gençler takımında Avrupa üçüncüsü olan kardeşi Gizem Elmaağaçlı’nın
olduğunu belirterek sözlerini şöyle noktalıyor: “Gizem’i iki yıl önce
okçuluğa ben başlattım ve o da şuan gayet başarılı bir çizgi çiziyor.
Kategorisinde Türkiye birincisi.
Dediğim gibi okçuluk hayatımın her yanında ve ailecek okçuluk
sporuna ilgiliyiz.”